GEBELİKTE BULANTIYA YAKLAŞIM
Günlük yaşamda midesi bulanan birine espri amaçlı da olsa’ hamilemisin?’
diye sorulur,filmlerde karakterlerden birinin hamile kaldığı izlenimi
durup dururken midesinin bulanması ya da kusması yoluyla verilir yani
hamilelik ve bulantı arasındaki ilişki bu derece güçlüdür.Yaklaşık
olarak 100 hamile kadından 50 ile 70’inin az ya da çok bulantı ve kusma
sorunu yaşar buna emesis gravidarum denir.Gebeliğin sıklıkla 6.
haftasından itibaren bulantıya rastlanır. Genellikle sabahları daha
şiddetli olan bulantılara kusma, iştahsızlık, kokulara karşı aşırı
hassasiyet ve halsizlik eşlik eder. Ayrıca çarpıntı, tükürük salgısında
aşırı artış ve ağız kokusuda bu tabloya eşlik edebilir. Bulantıların
şiddetine bağlı olarak yemek borusunda tahriş ve yemek borusu ile
midenin birleştiği yerde küçük yırtıklar olabilir. Mallory-Weis sendromu
adı verilen bu durumda kusmuk içinde taze kan görülebilir. Gebelikteki
bulantı ve kusmanın gün boyunca sürmesi , sık ve az yemek yenmesi gibi
yöntemlere cevapsız kalması, ağız yoluyla verilen ilaçlara cevap
vermemesi anne adayının normal beslenmesini ve, günlük faaliyetlerini
engeller sonuçta anne adayının genel durumu bozulur ve kilo kaybına yol
açar,işte bu tabloya ise Hiperemesis Gravidarum (“gebeliğin şiddetli
bulantısı”) denir , ileri inceleme ve genelde hastaneye yatarak tedavi
gerektiren bir durumdur. Her hamilelik birbirinden farklı olduğu için
aynı kadının iki hamileliği arasında da farklılıklar olabilir. İlk
hamileliğinde sorun yaşamayan bir kadının ikinci hamileliğinde şiddetli
bulantı ve kusmalar görülebileceği gibi bunun tam tersi de söz konusu
olabilir.
Nedenleri; Hamilelik sırasında görülen bulantı ve kusmaların altına
yatan nedenin ne olduğu tam olarak bilinmemektedir. Yakınmaların kanda
gebeliğe bağlı olarak yükselen hCG, ve östrojen hormonlarının artış
şekline paralel olması, hormonların normalden yüksek olduğu çoğul
gebelik ve mole (üzüm) gebelik gibi durumlarda daha şiddetli görülmesi
gibi gözlemler nedeniyle, bu hormonların beyindeki bulantı merkezini
uyararak tabloya neden olduğu düşünülmektedir. Öte yandan psikolojik ve
fiziksel stres, yorgunluk da bulantı ve kusmaları arttırabilmekte,
özellikle istenmeyen gebeliklerde durum daha şiddetli olabilmektedir.
Gebelik bulantı ve kusmalarında en etkili sonuçların B6 vitamini ile
alınması bu vitamin eksikliğinin altta yatan neden olabileceğini
düşündürse de yapılan çalışmalarda kusma olan ve olmayan hastalar
arasında B6 vitamini eksikliğinin görülme sıklığında bir fark olmadığı
ortaya konmuştur. B6 vitamininin hangi mekanizma ile tabloyu düzelttiği
bilinmemektedir.
Kimler daha yüksek risk altındadır?
Kesin olmamakla birlikte çoğul gebeliklerde görülme olasılığı ve şiddeti
daha fazladır. Hiçbir sorun yaşamayan pekçok çoğul gebelik olduğu da
akıldan çıkartılmamalıdır.
Daha önceden doğum kontrol hapı kullanımı sırasında hapa bağlı olarak
bulantı yaşayanların gebeliklerinde bulantıların görülme olasılığı daha
yüksektir. Bunun nedeni östrojene olan aşırı duyarlılık olabilir.
Araç tutması olanlarda daha sık görülmektedir.
Annesi ya da kız kardeşlerinde de bulantı-kusmalı gebelik yaşayanların
kendi gebeliklerinde de bu tablonun ortaya çıkma olasılığı biraz daha
yüksektir.
Migren öyküsü olanlarda daha sık görülür.
Genç yaştaki anne adaylarında daha sık görülür
İlk gebeliğini yaşayanlarda daha sık görülür.
Ayırıcı Tanı; Her bulantı ve kusma gebeliğe bağlanmamalı, özellikle çok
şiddetli olan ve tedaviye zayıf cevap veren bulantı ve kusmalarda,
gebeliğin ilk 3 ayı geçmesine rağmen devam eden veya gebeliğin üçüncü
ayı geçtikten sonra başlayan bulantı kusmalarda aynı belirtilere yol
açabilecek diğer hastalıklar araştırılmalıdır. Bunlar arasında en
önemlileri mol gebeliği, hepatit (karaciğer iltihabı), pankreatit
(pankreas iltihabı), kolelityazis (safra kesesi taşı), kolesistit (safra
kesesi iltihabı), peptik ülser (mide ve oniki parmak barsağı ülseri),
pnomoni (zatürre), hipertiroidi (tiroid bezinin aşırı çalışması), over
kisti torsiyonu (yumurtalık kistinin kendi etrafında dönmesi), sindirim
sistemi tıkanmaları, IDDM (insüline bağımlı diabet hastalığı) başlangıcı
ve beyin tümörleridir.
Hiperemesis Gravidarum’un anne adayı ve karnındaki bebeği üzerine
etkileri; Erken gebelikte aşırı bulantı ve kusmaları olan anne
adaylarının gebeliklerinin daha sağlıklı geçtiği ve düşük yapma
oranlarının da azaldığı sıklıkla gözlenen ancak bilimsel olarak nedeni
aydınlatılamayan bir durumdur. Ancak hyperemesis gelişen ve yetersiz
tedavi gören ya da tedaviye cevap vermeyen anne adaylarında bu durum
tersine dönebilir. Kilo kaybı ,kandaki elektrolitlerin dengesizlikleri,
besin ve vitaminlerin yetersiz alınması durumunda bebekte gelişme
geriliği gelişebilmektedir. Ancak hiperemesis gelişen anne adayının
hastaneye yatarak uygun tedaviyi görmesi durumunda gebeliğin olumsuz
etkilenmesi söz konusu değildir.
Tanı konması ve Tedavi yaklaşımı; Şiddetli bulantı kusmayla başvuran her
anne adayının genel sistem muayenesi yapılıp, ultrason incelemesiyle kaç
bebek taşıdığı,sağlıklı olup olmadığı ve gebelik haftası belirlenir. Tam
idrar tetkikinde idrarda keton maddesinin saptanması bulantı-kusmanın
ciddi olduğunu gösterir, ayrıca ölçülen idrar yoğunluğu ve idrarın
gözlenen rengi de vücudun genel sıvı durumu hakkında bilgi verir. Tam
idrar tetkikinde bulantı-kusmayı tetikleyen idrar yolu enfeksiyonu da
saptanabilir.
Kan elektrolitleri de vücudun su durumu hakkında detaylı bilgi verir.
Vücut susuz kaldığında kan yoğunlaştığı için kandaki sodyum ve potasyum
miktarı artar. Elektrolitlerin artmış bulunması hiperemesisin çok
şiddetli olduğunu ve acil tedavi gerektirdiğini gösterir. Ancak
elektrolit dengesizliği yaratacak kadar ağır seyreden hiperemesis
olguları çok nadirdir.
Hiperemesis Gravidarum tedavisinde üç ayrı tedavi yaklaşım şeklinden
biri uygulanır:
1-Ayaktan ilaçsız tedavi
2-Ayaktan ilaçlı tedavi
3-Yatarak serum ve ilaç tedavisi
Anne adayının şikayetleri hafifse ayaktan ilaçsız tedavi denenebilir:
Ayaktan ilaçsız tedavide amaç anne adayının bulantılarla kendisi başa
çıkmasını sağlamaktır. Bu amaçla anne adayına şunlar önerilir:
*Öncelikle sık karşılaştığım bir durum olan ilaçların tetiklediği
bulantı-kusmalardan bahsetmem gerekiyor. Demir içeren tabletler ve
gebelik vitaminleri veya düşük önleyici olarak kullanılan progesteron
hormonu içeren hapların bulantı-kusmayı tetiklediğini biliyoruz.
Dolayısıyla bunların gereksiz yere ilk 3 ayda verilmesi bulantı-kusmayı
tetikler, kesilmeleri ise anne adayını rahatlatır. Unutulmamalıdır ki
ilk 3 ay anne adayının çok özel bir durumu olmadığı müddetçe folik asit
dışında bir vitamine ihtiyacı yoktur,pek çok folik asit tableti
bulantıyı önleyebilen B-vitaminlerini de içermektedir. Progesteron
hapının kullanımında da dikkatli davranılmalıdır, önceki gebeliğin
düşükle sonuçlanmış olması şimdiki gebelikte progesteron hormonunu
kullanmayı gerektirmez ya da kasık ağrısı olan kendi kendine gebe kalmış
2 aylık bir anne adayının progesteron hapı kullanması gerekli değildir.
*Gece uyku süresi ortalama 8 saattir ve bu bir gebe için oldukça uzun
bir açlık süresidir dolayısıyla gece yatmadan önce glisemik indeksi
düşük tarzda bir atıştırmalık sabah bulantılarının azalmasına yardımcı
olacaktır.
* Sabah uyanınca hemen yataktan kalkmayın biraz yastığınızı dikleştirip
uzanın sonra yatağın kenarına oturup yatağınızın başucunda bulundurmanız
gereken isteğinize bağlı tatlı- tuzlu kraker veya bisküviden birkaç
lokma yedikten sonra yataktan kalkın.
* Kan şekerinin yaklaşık gebelerde 3 saatte düşmesi ve kan şekerinin
düşmesinin de bulantıyı tetiklemesi nedeniyle günlük öğününüzü üç değil
beş ya da altıya bölerek alın.
*Bulantıyı tetiklemesi nedeniyle sıvıları yemekler arasında alın.
* Hazmı zor gıdalardan uzak durun. Yemeklerin az yağlı ve baharatsız
pişirilmesi mümkünse haşlama tarzında olmalıdır. Az ve sık sık, mesela 3
saatte bir karbonhidrattan zengin besinlerle beslenmek yararlı olabilir.
Özellikle güne başlarken kızarmış tam tahıllı ekmek,kraker ve yağsız
beyaz peynir ile açık çayı önerilebilir. Diğer öğünlerde de katı
gıdaları öncelikle tüketmek ve sıvı alımına dikkat etmek gerekir. Sıvı
alımları yemek sırasında az, yemekten 1 saat sonra daha bol
miktardaolabilir. Yağsız pilav, makarna, haşlanmış patates, ekmek,
peynir gibi hazırlanması kolay, kokusuz gıdalar gün boyu tüketmek için
uygun gıdalardır.
*Ani hareketler bulantıyı tetikleyebilir, yataktan kalkıp hemen
yürümeyin, koltuktan kalkınca 2-3 saniye durup öyle yürüyün
* Son zamanlarda gebelik bulantıları için bileğin iç kısmına hafif bir
basınç uygulayarak bulantıları giderdiği ileri sürülen bileklikler
çıkmıştır. Akupunkturun bir varyantı olan acupressure temeline dayanan
bu bilekliklerden yarar gördüğünü ileri süren pek çok kişi olmakla
birlikte bilimsel olarak kanıtlanmış bir veri yoktur. Sadece basınç
uygulaması(seaband, psiband) yapan veya bununla beraber hafif bir
elektriksel uyarı da veren FDA onaylı(primabella) bu bilekliklerin
herhangi bir zararının olmadığı da göz önüne alınırsa kullanılmalarında
hiç bir sakınca yoktur.
*Zencefil! Evet bence de bulantınıza olumlu etkiyecek en etkili
besindir. Tadını bizzat kendiniz ayarlayarak hazırlayacağınız yoğurt ve
/veya ballı zencefil tozu bulantınızı gidermesi yanında besleyici de
olacaktır. Hamileliğin erken döneminde günde dört defa 250 mg dozunda
verilen zencefil tozu, bulantının şiddetinde ve kusma krizlerinin
sayısında belirgin bir azalma sağlanmıştır. Zencefilin güvenirliği ve az
miktarda kullanım gerektirmesi, üstelik kusma önleyici ilaçları birçok
anne adayı ‘güvenlidir, kullanabilirsiniz’ dememize rağmen ’İLAÇ’
oldukları için kullanmak istemediklerinden, hamilelik bulantı ve
kusmasının tedavisinde bu bitkinin kullanımını desteklemektedir.
*Unutulmaması gereken nokta ise bulantıyla yaşanmaması gerektiğidir,
bütün gün oturup bulantım var, yemek yiyemiyorum, iştahım yok diye
yakınılması durumunda ilaçlar bile faydasız olacaktır. Çalışmak bu
noktada çok faydalıdır ama ev hanımları kitap okuyarak,televizyon
seyrederek, komşu ziyareti yaparak veya gezintiye çıkarak kafalarını
dağıtmalı bulantıyı unutmaya çalışmalıdırlar.
* Kendi kendine aldığı bu önlemlerle bulantı-kusmalarıyla baş edemeyen
anne adayları muhakkak doktorlarına başvurmalıdırlar.
Anne adayının şikayetleri günlük faaliyetlerini engelliyorsa, ilaçsız
tedaviye cevap vermiyorsa ayaktan ilaç tedavisi denenir. Her bulantı
giderici ilaç hamilelikte kullanılmaz ancak kullanılabilen ilaçlar
yıllardır denenen ve anne karnındaki bebek üzerinde olumsuz bir etkisi
saptanmayan ilaçlardır. Bazı anne adayları doktorlarının önerisine
rağmen ilaç kullanmaktan çekinmektedirler. Bu son derece yanlış bir
davranış şeklidir. İlaç olarak en sık anne adayına verilen bulantı
gidericiler ve antihistaminiklerdir. Bulantı-kusma tedavisinde
kullanılan H1-reseptör blokörleri, fenotiyazinler, metokoloropamid ve
ondensatron gibi ilaçların çoğu B veya C grubundadır ve bu nedenle
gebelik sırasında kullanımı bebek için önemli bir risk
oluşturmamaktadır, Dramamine, Postadoxin ve Emedur gibi ilaçlar
gebelikte rahatlıkla kullanılabilmektedir. Metpamid ve Zofran gibi
ilaçlar konusunda daha az veri olmakla birlikte B grubunda incelenmekte
ve gebelikte kullanımında önemli bir sakınca bulunmamaktadır.
Ek olarak B vitaminlerinin ön planda olduğu bir vitamin takviyesi de
yapılmalıdır. Tabii ayaktan ilaç tedavisin yanında yukarıda bahsedilen
önlemlere de uyulmalıdır.
Anne adayının şikayetleri ayaktan ilaç tedavisine cevap vermiyorsa,
genel durumu bozuksa, kilo kaybı varsa, tetkikler de drarda keton yüksek
bulunursa ya da vücudun susuz kaldığı yönünde bulgular varsa yani
idrarın yoğunluğu artmış, rengi koyu bulunursa, kan elektrolitleri
dengesizse anne adayı hastaneye yatırılır ve serum tedavisine başlanır.
Serum tedavisinin amacı anne adayına kaybettiği sıvı, elektrolit ve
besin maddelerini damar yoluyla geri vermektir. Bulantı giderici ilaçlar
ve vitaminler de serumun içinde verilir. Bulantı ve kusma kesilene kadar
hastaya ağız yoluyla herhangi birşey verilmez. daha sonra ise diyetisyen
tarafından planlanan hiperemesis dietine geçilir. Kişi ağızdan sıvı ve
gıda alımını tolere ettikten sonra ise normal beslenmeye geçillir.
Bu destekleyici tedavi ile genelde 2-3 gün içinde tablo hızla düzelir ve
hasta ağızdan beslenebilecek hale gelir ve taburcu edilir. Bazı
durumlarda hamile kadının birkaç kere bu şekilde hastanede tedavi
edilmesi gerekebilir.
Destekleyici tedaviye cevap vermeyen olgularda ise ek önlemler alınır.
Hastanın loş bir odada yatırılarak ziyaretçi, eşine bile, yasağı
konabilir. Ağızdan hiçbir şekilde beslenemeyen kişilerde özel damar yolu
açılarak total parenteral nutrisyon(TPN) tedavisi yoluyla damardan
beslenir, anne adayının gereksinimi olan karbonhidrat, protein ve yağ
solüsyon şeklinde bu damar yolundan verilir.
Hiperemesis genellikle gebelik haftası ilerledikçe hafifler ve ilk 3
ayın sonunda biter. Hiç bir tedaviye cevap vermeyen ve gebeliğin
sonlandırılmasını gerektirecek kadar şiddetli olan hiperemesise çok
ender rastlanır.
|
|
|
Telefon :
0 356 214 2520
0 545 214 2520
Adres :
Yeşilırmak mahallesi Bosna
Caddesi 2. Sokak No : 17
OPET arkası
Bizim Toptan Market yanı
TOKAT
Mail Adresi :
yilmazseyyah@gmail.com |