GEBELİKTE BESLENME
Biliyoruz ki aynı anne-babadan olan genetik yapısı aynı kardeşler bile
ne aynı fizik yapıya ne de aynı zekaya sahip olmaktadırlar .Epigenetik
alanında ki gelişmeler bize klasik genetiğin resmin sadece bir parçası
olabileceğini göstermiştir.Kısaca kim olduğumuzu belirleyen sadece
genlerimiz değil,bu genlerin hangilerinin ifade bulduğu veya hangi
dereceye kadar ifade bulduğudur.Doğal olarak çocuğumuza hangi genleri
aktaracağımızı seçme şansımız yok ama bu genlerin hangilerine ifade
şansı vereceğimiz konusuna özellikle beslenme, değiştireceğimiz çevresel
faktörler ve düzelteceğimiz hormonal yapımız yoluyla müdahale
edebiliriz.
Esasen spermle yumurtanın birleşmesinden önce ,gebeliği oluşturan
tohumlarımızın gelişimi için, 3 aylık bir hazırlık süreci vardır ve
müdahalemiz bu 3 ayıda kapsamalıdır.İçinde yaşadığımız çevre şartları,
hormonal yapımız ve beslenme şeklimiz de yapacağımız olumlu değişimler
doğacak bebeğin hatta onun da çocuklarının daha sağlıklı olmasını
sağlayacaktır.Konumuz olan beslenmenin,bu nedenle, gebelikten daha
önemli olduğu bir dönem yoktur.
Tüm bu nedenlerle anne adayları gebelikten 3 ay öncesinden
başlayarak,gebelikleri boyunca ,dengeli ve yeterli beslenmeleri
konusunda desteklenmelidir.Doğru beslenme konusunda atılacak her adımın
, hamileliğin hangi ayı olursa olsun önemli olduğu vurgulanmalı
‘gebeliğim zaten ilerledi artık olan olmuştur ‘ diye düşünülmesinin
doğru olmadığı anlatılmalıdır .
GEBELİK & İLK MUAYENE
Burada öncelikle alınması gerekli olan kilo belirlenmelidir, bu her anne
adayında farklıdır ve gebelik öncesi kiloyla ,daha doğrusu vücut kitle
indeksiyle (VKİ) orantılıdır.
VKİ=Ağırlığınız (kg)/boyunuzun karesi(metre olarak)
Ardından VKİ hesaplanan gebe veya anne adayının beslenme alışkanlıkları
ve düzenine etki edebilecek tüm etkenler 4 farklı
tıbbi-besinsel-psikososyal-geçmiş gebelik öyküleri, açıdan
detaylandırılmalıdır.
Tıbbi olarak özel beslenme şekli gerektiren şeker hastalığı veya
gebeliğe bağlı şeker hastalığı , geçmiş gebeliklerindeki düşük doğum
ağırlıklı bebek öyküsü önemlidir.
Besinsel açıdan vejeteryan olup olmadığı, çok önemlidir.Vitamin,mineral
veya bitkisel destek hapları kullanımı , kültürel veya dini inanışa
bağlı olan beslenme alışkanlıkları sorgulanır, örneğin oruç tutma gibi
durumlar hakkında bilgilendirme yapılır.
Psikososyal olaraksa gebeliğin istenerek mi? kazara mı? oluştuğu gibi
faktörler önemlidir .
İlk gebelik muayenesinde anne adayından günlük beslenmeyi takip
açısından yenilen her şeyin not edilmesi istenir, böylece bir sonraki
günün yemek programı daha sağlıklı olarak yapılabilir. Bunun bir faydası
da akşam eve gelen baba adayı ile bunun paylaşılıp, onun da gebelik
sürecine katılımının sağlanmasıdır.
Tüm bu bilgiler ışığında anne adayına ne kadar kilo alması ,hangi
vitamin-minerali kullanması gerektiği , ayrıca yaşayabileceği
bulantı-kusma,mide yanması,kabızlık gibi durumlar hakkında da
danışmanlık verilir.
GEBELİK & KİLO ALMA ÖNERİLERİ
Gebelik sırasında alınması önerilen kilo, anne adayının gebelik öncesi
VKİ ile bağlantılıdır.Ancak toplamda alınan kilo yanında bu kiloların
hangi biçimde alındığı da önemlidir.Her muayenede alınan kilo not
edilmeli ve dengenin bozulduğu durumlarda müdahale edilmelidir. Birçok
uluslararası kuruluşun önerisi;
Gebelikte 3.aydan sonra haftada
Düşük VKİ((19.8) 12-18 kilo 0,5-1 kilo
Normal VKİ(19.8-26) 11,5-16kilo 0,4 kilo
Yüksek VKİ()26-29) 7-11 kilo 0,3 kilo
Obez VKİ()29) en az 6 kilo 0,25 kilo
Yukarıdaki tablonun tek istisnası ilk 3 aydır,bu dönemde biraz kilo
kaybı normal kabul edilebilir ama genelde 1-4 kg civarında kilo artışı
olması daha sıkça görülür ve önerilir .Yapılan çalışmalarda bu tabloda
da önerilen kilo alımının altında kilo alımıyla erken doğum , düşük
doğum ağırlıklı bebek doğumu ve doğum sonrası emzirememe, üstünde kilo
alınmasıyla da yüksek kilolu bebek doğumu arasında güçlü bağlantı
saptanmıştır.Özellikle gebeliği boyunca 16 kilo üzerinde alanların doğum
sonrasında da bu kiloyu uzun süre veremediği saptanmıştır.Bir başka
çalışmaysa kilo alımının gebeliğin ilk 20 haftasında fazla olduğu
gebelerde doğum sonrası kilo vermenin daha güç olduğunu göstermektedir.
Zayıf kadınlar;Anne karnındaki bebeğin gelişmesinde gerilik, amnion
suyunun azalması ve düşük kilolu bebek doğurma riskleri fazladır, bir de
gebelik sırasında yeterli kilo alamazlarsa bu riskler daha da artar.
Kilolu kadınlar;bebeklerinde beyin omurilik kusurları,kalp damar
bozuklukları,yarık damak,hidrosefali gibi doğuştan olan anormallik
görülme riski artar, ayrıca doğumun zor olması da görülebilen
risklerdendir.Bu risklerin artmasındaki neden tanı konulmamış şeker
hastalığı olabileceği gibi,gebede ki bu aşırı kilo-obezitenin bazı besin
eksiklikleriyle özellikle folik asit eksikliğiyle beraber de
olabilmesidir.
VKİ 27 nin üzerinde olarak gebeliğe başlayan anne adaylarında gebelik
şekeri,hipertansiyon,pıhtı oluşmasına bağlı damar tıkanıklıkları, inme
ve idrar yolu enfeksiyonu oluşma riski artar.Bu durumda ki anne
adaylarının diyetisyen kontrolünde gebeliklerinin devamı önemlidir
ayrıca yürüyüş teşvik edilmeli ve ayda en az 0,5 kilo almasına uygun
beslenme rejimi uygulaması sağlanmalıdır.Unutulmamalıdır ki gebelik
boyunca kilo verdirici bir beslenme rejimi kesinlikle önerilmemektedir.
Fazla kilo alımı; VKİ ne göre hesaplanan gebeye uygun aylık kilo alma
hedefinin üzerine çıkılmasıdır, ancak uluslararası otoriteler gebeliğin
her ayı için geçerli olmak üzere 3 kilo üzerinde kilo alımının da
incelenmesini
önermektedirler. Bizim kültürümüzde gebeler için ‘iki canlı o nedenle
iki kişilik yemeli’ diye yanlış bir düşünce oldukça yaygındır, bu
nedenle birçok anne adayı gebelik öncesi kaçındıkları tatlı ve
yiyecekleri bolca tüketmeye başlarlar.Ayrıca özellikle ilk 3 ayda gebede
hakim olan progesteron hormonunun doğal olarak yaptığı etkiyle anne
adayında artan halsizlik ve buna eklenebilen bebeğimi düşürürüm
korkusuyla tercih edilen hareketsiz yaşam tarzı anne adayının dengeli
beslense bile kalori harcaması azaldığı için aşırı kilo almasına neden
olur.Ayrıca anne adayları gebelikten dolayı yapay tatlandırıcı
kullanımını bırakırlar ve sağlıklı beslenme adına bol meyve suyu da
tüketirlerse kolayca kilolarına kilo katarlar.Meyve suyu tüketimi
yapılan araştırmalarda gebelik döneminde alınan kiloların en sık
karşılaşılan nedenidir.
Fazla alınan kilonun nedeni tespit edildikten sonra anne adayıyla bunu
önlemek için yapılacak besinsel veya yaşam şekliyle ilgili değişiklikler
tartışılır, ayrıca uygun beslenme rejimi için diyetisyene
yönlendirilir.Bu konuda gebeyle her muayenede özellikle konuşulmasının
ve kilo kontrolü konusunda teşvik edilmesinin yapılan çalışmalarda
etkili olduğu saptanmıştır
Fazla kilo alımı saptandığında dikkate alınacaklar;
1-Önceki kilonun ölçümünde veya kaydında hata olasılığı değerlendirilir
2-Kilo alma düzeni incelenir, 1 önceki ay az kilo alınmışsa sonraki ay
fazla alınabilir
3-Ödem- şişkinlikte artış var mı?
4-İştah artışı var mı, fast food tarzı mı beslenmeye başlamış?
Tatlı-meyve suyu tüketimini mi artırmış
5-Psikolojik olarak veya sosyal olarak hayatında değişiklik var mı?
Sıkıntıdan aşırı yemek yiyen veya iştahtan kesilen birçok anne adayı
vardır.
6-Fiziksel aktivitesinde yorgunluğa veya yatak istirahatine bağlı azalma
var mı…
Düşük kilo alımı; Normal VKİ ile gebe kalan bir anne adayı ilk 5 ayda
yaklaşık 5 kilo almalıdır , kilolu ise 2,5-3,5 kilo ,zayıf ise 7-8 kilo
arasında almalıdır.Aylık bazdaysa normal VKİ olan gebenin ayda 1 kilodan
, kilolu VKİ olan gebenin ise ayda 0,5 kilodan az alması düşük kilo
alımı olarak değerlendirilir.Yapılan birçok çalışmada gebeliğin
ilerleyen dönemlerinde düşük kilo alımıyla erken doğum arasında ilişki
saptanmıştır.
Düşük kilo alımında dikkate alınacaklar;
1-Sadece o ay değil ,gebeliğiniz sırasında tüm alınan kiloyu dikkate
alın.Nedenine gelince,çok kilo alınan ayın sonrası anne adayı dikkat
ederek az kilo alabilir yalnız bu sonraki aylarda da böyle devam
etmemelidir,
2-Bir önceki kilo yanlış kaydedilmiş olabilir mi, kıyafet farkı var mı
dikkate alınmalıdır,
3-Vücutta ödeme bakılmalıdır,
4-Bulantı, kusma, ishal veya başka bir hastalık varlığı önemlidir,
5-Yeme kusuru, kilo alma korkusu sorgulanmalıdır,
6-Erken doyma var mı sorgulanmalıdır .Bazen aşırı sıvı tüketiminin
iştahı kapayabileceği dikkate alınmalıdır, böyle durumlarda kalorisi az
sıvıları kalorililerle değiştirmek gerekebilir,
7-Çeşitli psikososyal sorunların örneğin istenmeden gebe kalınması, aile
desteği olmaması, iş kaybı gibi nedenlerin yeme sorunu yaratabileceği
dikkate alınmalıdır,
8-Ekonomik nedenlerle olabilecek beslenme yetersizliği veya uyuşturucu
kullanımının da iştahı azaltabileceği dikkate alınmalıdır.
GEBELİK & BESİN İHTİYACI
KALORİ ; Gebelik sırasındaki kalori ihtiyacı gebelik öncesi kilo
,gebeliğin tek veya çoğul olması, anne adayının günlük aktivitesi veya
gebelik boyunca kilo alım hedefi gibi faktörlere bağlı değişkenlik
gösterebilir.Gebe olmayan aktif, çalışan bir kadında günlük ihtiyaç
yaklaşık 2200, daha durağan yaşayan bir kadındaysa 1600
kaloridir.Gebeliğin ilk 3 ayında ekstra kalori ihtiyacı yoktur ama
sonraki 3 ayda günlük 340, son 3 ayda da günlük 450 kilokalori fazladan
alınması bebeğin sağlıklı gelişimi için yeterlidir.Bu fazla kalori her
yemekte birkaç kaşık fazla yenilerek sağlanabilir ancak önemli olan bu
kalori ihtiyacını karşılarken besleyici değeri yüksek gıdaları
tüketmektir.Bu arada ‘iki canlısın iki kişilik yemen lazım’ gibi
önerilere kulak asılmaması gerektiği de unutulmamalıdır.
Vücudumuz kalori ihtiyacını önce karbonhidratlardan sağlamaya çalışır,
eğer yeterli karbonhidrat alınmazsa vücudumuz o zaman kalori ihtiyacını
yağlar ve proteinlerden sağlar.Böyle bir durumda 2 sonuç ortaya çıkar,
birinci olarak vücudumuzun yapıtaşı olan , beyin ve sinir sistemi
gelişimini sağlayan proteinler gereksiz harcanmış olur ,ikinci olarak
ise yağ metabolizması sonucu ketonlar açığa çıkar bu da bebeğin
vücudunda asit-baz dengesini bozarak beyin gelişimini olumsuz
etkileyebilir.
KARBONHİDRATLAR; Gebede k.hidratlar vücuda enerji sağlayan ana besin
gurubudur , günlük diyetin %50 sini oluşturmalıdırlar.Ancak basit
karbonhidratların(beyaz undan yapılan ürünler,pirinç, şeker) besin
değeri az kalorileri çoktur.Kompleks karbonhidratların (kepekli-tam
tahıl ürünler,esmer pirinç, bulgur,kuru fasulye,bezelye,kabuğuyla yenen
taze patates) ve taze meyvelerinse kalori değeri yanında içeriklerinde
ki bolca lif kabızlık ve hemoroid oluşumunu engeller ve
B-vitaminleri,çinko,selenyum,krom ve magnezyumdan da zengindirler.Bu
nedenle gebeler beslenme planlarını yaparken yeterli miktarda ama
özellikle kompleks karbonhidrat almaya dikkat etmelidirler.Kilo almamak
için yetersiz k.hidratlı beslenen anne adayları hem hazımsızlık-kabızlık
gibi sorunlar, hem vitamin eksikliği, hem de vücut için gereken enerjiyi
protein ve yağların yıkımıyla sağlayacağı için gelişimsel sorunlarla
karşılaşırlar.Günlük k.hidrat ihtiyacı normalde 130 gr iken gebede 175
gramdır.İhtiyaçtan fazla alınan karbonhidratların eğer enerji olarak
kullanılmazlarsa vücutta yağ olarak depolanacağı unutulmamalıdır.
PROTEİNLER; Proteinler doku gelişmesi için gerekli yapıtaşlarıdır,
gebelik de eksikliğinin nelere mal olabileceğini kestirmek zordur.Düşük
proteinle beslenenlerin çoğunda protein eksikliği yanında kalori açığı
da vardır.Kadın da hayvansal veya bitkisel kaynaklardan eşit oranda
karşılanması gereken günlük protein ihtiyacı kilo başına 0,8 gr iken bu
gebede 1,1 gr dır ,ancak çoğul gebeliklerde ve ergenlik yaşındaki
gebelerde ihtiyaç daha fazladır.Bu ihtiyaç kırmızı veya beyaz et, süt ve
süt ürünleri,yumurta, balık, kuru baklagiller-fasulye,mercimek,barbunya-
vb gibi besinlerden karşılanmalıdır.Ancak çiğ ve/veya iyi pişmemiş,
çiğköfte,salam,sosis,sucuk gibi et ve et ürünlerinden bulaşabilecek
toxoplazma enfeksiyonu riski ve katkı-koruyucu içermeleri nedeniyle uzak
durulmalıdır.
YAĞLAR; Günlük yağ ihtiyacı gebelikte değişmez ,günlük kalori
ihtiyacının %30 u yağlardan karşılanmalıdır, ancak tereyağ ,margarin
gibi doymuş yağların tüketimi sınırlandırılıp, daha çok ayçiçeği,
fındık, soya veya zeytin yağı gibi doymamış yağlar
tüketilmelidir.Beslenmede de yarım yağlı süt-yoğurt , yağlı kırmızı et
yerine yağsız et ve haftada 2-3 kez balık eti tercih edilmelidir.
GEBELİK & TAKVİYELER
Gebelikte besin,vitamin, mineral takviyeleri, Türkiye maternal fetal tıp
ve perinatoloji derneği, Türk perinatoloji derneği gibi derneklerin
önerileri doğrultusunda yapılmalıdır.Bu derneklere göre rutin folik asit
takviyesi şarttır , vitamin-mineral takviyesiyse çoğul
gebeliklerde,gebeliğin erken dönemlerinde bulantı- kusma nedeniyle veya
çeşitli nedenlerle düzenli beslenemeyenlerde, ağır sigara veya alkol
kullanıcılarında, vejeteryanlarda ve erken yaşlarda gebe kalanlarda
önerilmelidir.Unutulmamalıdır ki hiçbir vitamin hapı takviyesi sağlıklı
beslenmenin yerini dolduramaz.
Esansiyel Yağ Asitleri; Vücudumuz için gerekli olan esansiyel yağ
asidlerinin bazıları vücudumuzda sentezlenemez, hayati önem taşıdıkları
içinde dışarıdan alınmaları gerekmektedir.Gebelikte de bu esansiyel
yağlar plasenta yoluyla anneden, karnındaki bebeğe geçerler.
Esansiyel yağ asitleri;omega 3(DHA, EPA),omega 6(AA)
Ceviz,vb kabuklu yemişlerde bulunan bitkisel Omega 3 çeşidi Alfa
linoleic asitin ,gebelikte esas takviyesi önerilen,EPA ve DHA’ya
dönüşmesi için çok fazla miktarda tüketilmesi ve bu dönüşüm için çok
uzun bir sure beklenmesi gerekir. Bu nedenle gebelikte Omega 3 ün, EPA +
DHA çeşidinin alımı daha değerlidir. Biliyoruz ki Dokosaheksaenoik asit
(DHA) ve eikosapentaenoik asit (EPA) en önemli çoklu doymamış uzun
zincirli Omega 3 yağ asitleridir ,özellikle sinir sistemi ve büyüme
başta olmak üzere fetal gelişim için gebelik boyunca yeterince
alınmaları çok önemlidir.Özellikle DHA anne karnındaki bebeğin
beyin-santral sinir sistemi ve gözdeki retinasının gelişimi için şarttır
, bu gelişimin gebeliğin son 3 ayında hızlandığı ve bu hızlı gelişimin
erken bebeklik döneminde de devam ettiği unutulmamalıdır.Ayrıca yeterli
EPA+DHA tüketen gebelerin bebeklerinin doğum sonu 6 aylıkken sosyal
yeteneklerinin tüketmeyenlere göre daha iyi olduğu kanıtlanmıştır .Bir
diğer bulgu da bu bebeklerde alerjik hastalık ve astım görülme
sıklığının azalmasıdır.Birçok çalışmada da gebelik süresince yeterli
Omega 3 alanlarda gebelik süresinin ve bebeğin doğum ağırlığının arttığı
ve 34 hafta öncesi doğumların anlamlı oranda az olduğu
saptanmıştır.Tekrarlayan düşükleri önlemede omega3 kullanımıyla ilgili
olarak ise özellikle antifosfolipid müsbetliği olanlarda başarılı
sonuçlar alınmaktadır. Günde 150mg’dan az EPA+DHA tüketen gebelerdeyse
erken doğum riskinin en yüksek düzeye ulaştığını gösterir çalışmalar
vardır. Omega 3 desteğinin doğum sonrası da devam etmesi hem sütle
bebeğe geçmesi ,hem de doğum sonu depresyonuna karşı koruyucu olması
nedeniyle, önerilmektedir.
Tüm bu nedenlerle omega3(DHA+EPA) takviyesinin yaz-kış tüm gebe ve
emziren annelere günde 500-1000mg olarak verilmesi önerilir;
-Alınması gereken en düşük DHA miktarı 225 mg.dır ve EPA/DHA oranı 3/2
olmalıdır,
-Balık,özellikle somon, gövdesinden üretilen trigliserid formundaki saf
omega 3 içeren takviye tercih edilmelidir,
-Civa, kurşun ve diğer ağır metaller ile kirletilmemiş balıktan elde
edilen farmasötik kalitede,GMP onaylı Omega 3 balık yağı
kullanılmalıdır.
-Omega 3 yağ asitleri havayla temas edince oksitlenip bozulurlar bu
nedenle ileri teknoloji ürünü kapsül içinde azot gazı kabarcığı içeren
veya 2 parmak arasında sıktığınızda sert olan kapsül formlarının tercih
edilmesi daha doğru olacaktır
A-Vitamini; Görme fonksiyonu, hücre büyüme ve farklılaşması ve
bağışıklık sistemi için gereklidir.Yeşil yapraklı ve turuncu sebzelerde
özellikle A-vitamininin zararsız türevi olan b-karoten bulunur.Ancak
et,süt,yumurta,balık ve tavukta A-vitaminin zararlı türevi olan retinol
bulunmaktadır, özellikle ülkemiz de sıkça tüketilen karaciğer içerdiği
yüksek retinol nedeniyle gebelikte tüketilmemelidir. Ayrıca gebelere
önerilecek vitamin haplarında da muhakkak A-vitamininin hangi türü
olduğu belirli olmalıdır, günlük 2500IU önerilen dozdur.Önemli bir
konuda A-vitaminin bir diğer formunun ilaç olarak akne(sivilce)
tedavisinde kullanılmasıdır , üreme çağında kullanımında muhakkak doğum
kontrolü önerilmelidir.
Folik Asit; Gebeliğin başında vücutta yetersiz olması durumunda anne
karnında ki bebekte nöral tüp kusurlarına (NTD), yani sinir sistemiyle
ilgili kusurlara neden olmaktadır.Günlük alınması önerilen dozu 600
mikrogramdır, koyu yeşil yapraklı sebzeler,narenciye,çilek,baklagiller,
tam tahıllar ve çoğu gelişmiş ülkede bulunan folik asitle
zenginleştirilmiş gıdalarda bulunur.Gebelikten 3 ay önce başlanıp
gebeliğin 4. ayına kadar günlük diyet dışında ekstra 400 mikrogram
kullanımı halinde bu kusurun oluşumunu %70 oranında azalttığı
bilinmektedir.Ayrıca daha önce bu tip sorunlu bebek doğuran anne
adaylarının günde 4-5 mg folik asit alması önerilmektedir.Birçok gebelik
plansız oluşmaktadır bu nedenle özellikle üreme çağında ki kadınların
gebelik planlamasalar bile gebe kalırlarsa kürtaj olmayacaklarsa,
muhakkak folik asit tableti kullanmaları önerilmelidir.
D-Vitamini; Kemik gelişimi ve fosfor ile kalsiyumun vücuda emilimi ve
kullanımını düzenler.Yağlı balıklar, yumurta ve bazı tahıllarda bulunsa
da ana kaynağı güneşlenme sırasında deride sentezlenmesidir.Eksikliğinde
doğan bebekte raşitizm, osteomalazi gibi kemik hastalıklarına neden
olur. Rutin olarak gebeye takviyesi önerilmese de, güneş ışığına dini
veya kültürel nedenlerle yeterli maruz kalmayanlar , yetersiz
beslenenler ve kilolu (VKİ 30 üzeri) kadınlarda eksikliğine dikkat
edilmelidir.
E-Vitamini; Gebelerde E-vitamini seviyesinde düşüş olmamaktadır.Ancak
yetersiz E-vitamini alımının , pre-eklampsi, düşük doğum ağırlıklı
bebekler ve dekolman plasentayla alakası olabileceği yönünde görüşler
vardır .Ancak, gebelikte önleyici E- vitamini verilmesinin pre-eklampsi
ve düşük doğum ağırlığını azalttığı kanıtlanamamıştır. Bu nedenle
gebelerde önleyici-koruyucu kullanımı önerilmez.
K-Vitamini; Gebeliklerde K-vitamini eksikliği son derece nadirdir,bu
nedenle koruyucu-önleyici kullanımı önerilmez.Gebeliğin pıhtılaşma
faktörlerinde artışa neden olması nedeniyle K-vitamini kullanımının
pıhtı oluşma riskini artırdığı bile söylenebilir.
C-Vitamini; C-vitamini bağdokusu ve kollajen yapımında ve antioksidan
sistemde görev alır ve gebelikte C-vitamini seviyesi %50 oranında
azalır. Gebelikte C-vitamini eksikliğine bağlı pre-eklampsi, düşük doğum
ağırlığı ve kansızlık gelişebilir. Gebelikte yeterli alım diyetten
sağlanabileceğinden, koruyucu-önleyici C- vitamini verilmesinin kötü
gebelik sonuçlarına faydası olduğuna dair herhangi bir kanıt yoktur.
B1(tiamin) ve B2(riboflavin) Vitamini; Gebelikte tüm B-vitamin
bileşenleri azalmaktaysa da, Tiamin (B1 vitamini) ve Riboflavin
(B2vitamini)’in gebelikte eksiklikleri nadirdir. Bu nedenle bunların
takviyesine gerek yoktur.
Vitamin B6; Gebelikte genellikle diğer B-vitaminleriyle beraber
eksikliği görülür ve pre-eklampsi(gebelik zehirlenmesi), hiperemezis
gravidarum gibi gebelik bulantı-kusmalarında artış, bebekte nörolojik
bozukluklar ve bağışıklık sistemi bozukluklarına neden olabilir.Böyle
olsa da gebelikte önleyici-koruyucu kullanımın yararlı olduğu
kanıtlanamamıştır.Hatta aşırı kullanımda halsizlik ve yürüme bozukluğuna
neden olabilir.Ancak madde bağımlılığı, çoğul gebeliği,adolesan
gebeliklerinde ve yetersiz beslenenlerde 2 mg/gün dozunda vitamin B6
takviyesi yapılmalıdır.
Vitamin B12; VitaminB12 eksikliğinde, megaloblastik anemi(kansızlık),
anne karnında bebek ölümleri izlenebilir. Normalde gebelikte besinlerle
yeterli alım sağlanabildiği için koruyucu-önleyici takviyesi gerekli
değildir ,sadece katı vejetaryenlerde, barsaklardan emilimini bozan
durumlarda önleyici-koruyucu kullanımı gerekmektedir.
Demir; Kırmızı kan hücrelerinin oluşumunu yani kan yapımını sağlar, bu
nedenle demir haplarına sıklıkla ‘kan hapı’ denmektedir .Demir eksikliği
anemisi (kansızlığı) yetersiz beslenmeye bağlı karşımıza çıkan en sık
tablodur ve anne karnında ki bebeğin yetersiz büyümesine,erken
doğuma,hatta anne-bebek ölümüne bile neden olabilir.Çözümü ise çok basit
olarak demir takviyesidir.Demir vücuda kırmızı et, yumurta sarısı gibi
hayvani veya tahıllar, kuru meyve,bezelye, ıspanak,fasulye,mercimek,
badem, ceviz gibi bitkisel gıdalarla alınır.Hayvani gıdalardan alınan
demir bitkisel gıdalardakine göre vücudumuzca 3 kat daha iyi
emilir.Bitkisel gıdalardan alınan demir eğer beraberinde C-vitaminli
besinler veya hayvani gıdalardan alınan demir varsa daha iyi
emilir.Genelde besinlerdeki demirin emilimini beraberinde alınan kepekli
gıdalar ,kalsiyum özellikle tablet şeklinde ,süt ürünleri ,çay olumsuz
etkiler.Demir tabletleri tek başına ,yemek aralarında bir miktar su veya
portakal suyuyla alınmalı ,eğer mide rahatsızlığı yapıyorsa bunu önlemek
için gece yatarken alınmalıdır ayrıca demirin ,artı3 değerlikli ferrik
formunun mide-barsak üzerine yan etkisi daha az olduğundan böyle
durumlarda tercih edilmelidirler.
Günlük demir ihtiyacı normalde 15 mg iken gebelikte,artan kan hacmi ve
bebeğin vücudunda demiri depolamasından ötürü , 30 mg.a çıkar.Gebeler
ilk muayenelerinde demir eksikliği açısından tetkik edilirler ve
demirden zengin ve emilimini artırıcı gıdalarla beslenmeleri için teşvik
edilirler.Kan değerlerinin,
İlk ve üçüncü 3 ayda hct-33 hgb-11
İkinci 3 ayda hct-32 hgb 10,5 , olması normaldir.
Önemli bir noktaysa kansızlığı olmayan ve iyi beslenen gebelerde rutin
demir takviyesinin anne veya bebek sağlığı üzerine faydası olmayacağı
gibi gebelikte zaten sık olan kabızlık, hazımsızlık,bulantı yapma, vb
gibi şikayetleri daha da artıracağıdır.Bu nedenle düzenli kan
tetkiklerini yaptıran ve demir eksikliği olmayan tüm gebelere sadece
düşük doz,30 mg/gün demir takviyesi koruyucu amaçla
verilmelidir(2003-ACOG).
Kalsiyum; Kemik ve diş gelişimi ,sinir sistemi ve kalp kaslarının
çalışması için gereklidir. Gebelik boyunca ve emzirme döneminde ihtiyaç
artar.Yeterli alınamazsa, anne karnında ki bebek kendine yetecek
kalsiyumu her şekilde anne vücudundan alacağından, annede eksilir.
Düşük kalsiyum alımı gebelik hipertansiyonuyla da ilişkilendirilmiş
ancak, diyetle yeterli kalsiyum alanlara, bunun önlenmesi amacıyla
takviyesinin bir yararı saptanamamıştır.19 yaş üstü gebelerde günlük
1000mg, 19 yaş altı gebelerdeyse 1300 mg kalsiyum alımının yeterli
olduğu saptanmıştır. Kalsiyumu almanın en iyi yolu besinlerle almaktır,
dengeli beslenen bir gebede eksikliği nadiren mümkündür,ancak diyette
yeterli doz alınamıyorsa kalsiyum tabletleriyle takviye
edilmelidir.Kalsiyumu gebeler en fazla süt ve peynir, yoğurt, vb gibi
süt ürünlerinden alırlar.Bir bardak süt veya bir kase yoğurtta 300 mg
kalsiyum bulunur,ancak az yağlı süt ve süt ürünlerinde de kalsiyum aynı
miktarda bulunduğundan kalori hesabında dikkate alınmalıdırlar.
İyot; Gebelere rutin iyot takviyesiyle ile ilgili henüz veri yok ve
iyodun potansiyel zararlı etkileri bilinmiyor ama aşırı yüksek doz
takviyesi yapılmadıktan sonra faydasının, zararından daha fazla olduğu
kabul ediliyor. Bu nedenle Amerikan Tiroid Cemiyeti(2006) tüm gebe ve
emziren kadınlara günlük 150 μg iyot takviyesi önermektedir.Ancak
hipertiroidi varlığında dikkatli olunmalıdır.Önemli bir nokta da yaygın
kullanılan,birçok pronatal vitamin tabletinde iyot bulunmadığıdır.
Magnezyum; Gebelik, anne adayında magnezyum eksikliğine neden
olmamaktadır.Ancak gebelikte magnezyum eksikliğinin, pre-eklampsi ve
erken doğum riskinde artış ile ilişkili olduğu söylense de, yapılan
çalışmalarda gebelikte önleyici olarak magnezyum kullanımının herhangi
bir gebelik sonucunda iyileşme sağladığı gösterilememiştir. Bu nedenle
gebelikte takviye-önleyici olarak magnezyum kullanımı gerekli değildir.
Çinko; Çinko vücutta protein ve nükleik asit yapımında önemli bir
mineraldir. Gebelikte eksikliği olursa; pre-eklampsi(gebelik
zehirlenmesi), erken membran rüptürü ve anne karnında gelişme geriliği
(İUGR) olabilmektedir. Ancak halen koruyucu-önleyici kullanımının
gerekli olduğunu gösteren yeterli kanıt yoktur.
Gebelikte Diğer Mineraller; Bunlar arasında, bakır, selenyum, krom,
manganez, molibdenyum,fosfor ve flor bulunmaktadır.Ancak bunların normal
şartlarda gebelikte eksiklikleri bildirilmemiştir ve eksikliklerinin
önemi de belli değildir. Bu nedenle gebelikte önleyici-koruyucu
kullanımları önerilmemektedir.
GEBELİK & SIVI TÜKETİMİ
Günde en az 8-12 bardak sıvı alınmalıdır. Sıvı sadece sudan değil,
içtiğiniz süt,meyve suyu, çorba, vb gibi ürünlerden de alınır.Az sıvı
alınması, kabızlık yaratır, ciddi sıvı alım azlığı ise erken doğumu bile
tetikleyebilir.Vücuttaki ödem denilen şişliği de sanılanın aksine, az
sıvı içerek değil sıvı tüketimini artırarak azaltabiliriz.
GEBELİK & YEME ÖNERİLERİ
Yeme sıklığı; Bütün kadınların gebelikte ihtiyacını karşılayabilecek
standart bir beslenme şekli yoktur dahası her gebenin kendine has
,gebelik öncesinden taşıdığı bir beslenme alışkanlığı vardır.Bu
alışkanlıklar üzerinde yapılacak değişiklikler gebelikte doğru beslenme
için temel oluşturacaktır.Beslenme aralığı uzadıkça özellikle gebeliğin
ilk 3 ayında 3 saati geçerse,kan şekeri düşmesine bağlı bulantı
tetiklenmektedir.Ayrıca aralık uzamasına bağlı, atıştırma dediğimiz abur
cubur yeme sıklığı veya yemeklerde aşırıya kaçılmaktadır,böylece
gereksiz kilo alınmaktadır.Beslenme aralığının uzadığı en sık durum gece
uykularıdır, ortalama 8 saat olduğu düşünülürse, oluşacak enerji
ihtiyacı için yağ yakımının artmasına bağlı gelişebilecek ketoasidozun
gebeliğe olumsuz etkileri yadsınamaz, bu nedenle gebelere gece uykudan
önce yaklaşık 200 kalorilik hafif bir yemek yenmesi önerilmelidir.
Besin ihtiyacına göre diyet önerilmesi; Beslenme alışkanlıkları
değerlendirildikten sonra anne adayı ile besin piramidi üzerinde konuşup
bilgilendirmek gerekir, piramidin her katında ki besin grupları ve ne
kadar tüketilmeleri konusunda anne adayının bilinçli olması önemlidir.
Her besinin ayrı ayrı faydası vardır o nedenle, mükemmel besin maddesi
değil mükemmel besin kombinasyonu vardır diye kabul edilmelidir .Bu
kombinasyon ,anne adayının ilk muayenesinde alınan bilgiler ışığında
besin piramidi üzerindeki grupların içeriğindekilerden beğeniye göre
seçilerek yapılır, dolayısıyla herkese göre farklıdır.
Beslenme piramidi 5 ana besin grubunu, karbonhidratlar, mineraller,
proteinler, yağ ve şeker, oluşturur.
Piramit en altta yer alan ve sıklıkla tüketilmesi gereken
karbonhidratlarla başlar ve daha az tüketilmesi gereken gıdalara doğru
gider. Yağ ve şeker, çok az tüketilmesi gereken gıdalardır fakat A, D, E
ve K vitaminleri gibi vücudumuz için önemli vitaminleri taşıma görevi
yaptıklarından dolayı sağlığımız için yenilmesi de çok önemlidir.
Karbonhidrat grubu besin piramidinin en altında bulunur ve en sık
tüketilmesi gereken besinlerdir,B-vitamini, folik asit ve demirden
zengindir.1 porsiyonu ekmekte ince bir dilim yada makarna veya pirinçte
pişmiş olarak yarım su bardağı dolusu olmak üzere, günde 6-11 porsiyon
tüketilmelidirler.
Meyve grubuysa folik asit, C ve A vitamininden zengindir, günde 3-5
porsiyon tüketilmelidir.Ancak dikkat çekilmesi gerekli olan bir konuda
meyve suyu tüketimidir, bilinmelidir ki bu fark edilmeden gereksiz
kalori alımına neden olmaktadır, meyve suyu yerine taze veya dondurulmuş
meyve tüketimi teşvik edilmelidir.1 büyük portakal,şeftali,1 küçük
elma,7-8 adet çilek,veya yarım bardak kuru meyve 1 porsiyondur.
Sebze grubu iyi bir lif kaynağıdır,A ve C-vitamini , folik asit ve
bazıları da bitkisel demir açısından zengindir, günde 3-5 porsiyon ,taze
veya dondurulmuş,tüketilmelidir. Ancak sebze-meyve grubundan günlük
beslenmede değişik renkli sebze- meyvelerin tüketilmesine önem
verilmelidir.1 ölçü sebze çiğ olarak 1 su bardağı, pişmişse yarım su
bardağıdır.
Et ve et ürünleriyse günde 2-3 porsiyon tüketilmelidir,1 porsiyon
yaklaşık 60-80 gramdır.
Haftada 2-3 porsiyon tüketilmesi önerilen balık etiyle ilgili bazı
konulara dikkat edilmelidir.Deniz ürünleri deniz suyundaki mineralleri
süzüp vücutlarına alarak bol miktarda demir, fosfor, potasyum, selenyum,
iyot ve çinko içerirler, aynı zamanda balık eti iyi bir vitamin
kaynağıdır; B-6, B-12, biotin, niasin, D ve A vitamini bol miktarda
bulunur.Ancak deniz ürünlerinin suyu süzme ve mineralleri yoğunlaştırma
yetenekleri aynı zamanda zararlı maddeler için de geçerlidir. Kirli
sularda yaşayan deniz canlıları civa gibi ağır metalleri fazla miktarda
bulundurabilirler. Civa özellikle hamilelikte fazla miktarda alındığında
gelişen bebeğin beyin ve sinir hücrelerine zararlı olur. Birçok uluslar
arası otorite üreme çağında ki kadınlara deniz ürünlerinde bulunabilen
civa içeriğinden ötürü haftada biri yağlı olmak üzere 2 öğün balık
tüketmesini önermektedir.Yurdumuzda da bulunabilen
kılıçbalığı,uskumru,köpekbalığı ve derin su balıkları yüksek oranda civa
içerdiklerinden tüketilmemelidirler.Somon,karides,yayın balığı ve
konserve light ton balığı ise düşük civa içerdikleri için tercih
edilebilirler.Bu arada ülkemizde ki, daha sık tüketilen , lokal balıklar
konusunda ise yerel yetkililerin önerileri dikkate alınmalıdır.
Süt ve süt ürünleriyse kalsiyum ,D-vitamini ve protein açısından
zengindir,günde en az 3 porsiyon tüketilmelidir ancak mümkün olduğunca
yağsız veya az yağlı olanının tercih edilmesi önerilir.1 porsiyon süt
veya yoğurt 250 gram, 1 porsiyon peynir ise az yağlı olanda 50 gramdır.
BESİNSEL DEĞERİ OLMAYAN MADDELER
Kafein; Kahve,çay,kolalı içecekler,çikolatada bulunur.Günde en fazla ne
kadar kafein alınabileceği net değildir,ancak bebeğe direkt olarak kanla
geçtiği için günlük alımının gebelikte kısıtlanması gereklidir.Günlük
200 mg a kadar kafein tüketiminin sorun yaratmadığını belirten
çalışmalar mevcuttur, ancak daha yüksek dozlarının düşüklere veya
bebeklerin doğum kilolarında geriliğe neden olduğu konusunda bulgular
vardır.Kahve veya kahve bazlı ürünlerin tüketimi özellikle son yıllarda
çok artmıştır, gebelere bunların azaltılması konusunda bilgi verilmeli,
ancak yerine tüketilecek ürünler, özellikle yüksek şekerli, konusunda da
dikkatleri çekilmelidir.1 kupa filtre kahve, neskafe veya 1 fincan türk
kahvesinde 100 mg , 1 bardak çayda 50mg , 1 kutu kolada 40 mg ve 50
gramlık çikolatada 50 mg kafein bulunur.Unutmayınız;kafein idrar
sökücüdür,sık idrara çıkma şikayetinizi artıracak, idrarla beraber
kalsiyumda atılacaktır.Kafein aynı zamanda duygusal dalgalanmalarınızı
artırıracak, uyku sorunu, çarpıntı yapacaktır.Ayrıca kafein demir
emilimini de azaltmaktadır.
Alkol; Gebelikte tüketilen alkolün hangi dönemde , hangi dozda anne
karnında ki bebeğe zarar verdiği bilinmemektedir,ancak direkt anneden
bebeğe geçtiği için teratojen olarak kabul edilir.Bu nedenle gebelik
boyunca kullanımı kesinlikle yasaklanmalıdır.
Yapay tatlandırıcılar;
Sakarin-gebelikte kullanımı güvenli değildir
Aspartam– fenilketonürisi olmayan gebelerde kullanımı güvenlidir
AsesulfamK ve Sukraloz-gebelerde kullanımı güvenlidir.
Tatlandırıcılar genel olarak kilo almayı önlemek amaçlı kullanılmaktadır
, her ne kadar FDA(Amerikan ilaç birliği) bunların uygun miktarda
tüketiminin güvenli olduğunu söylese de, gebelikte bu tip
tatlandırıcılar içeren diyet ürünler yerine besleyici değeri yüksek
besinlerin tercih edilmesi daha doğru olacaktır.
Tuz; Geçmişte gebelere tuz kısıtlaması öneriliyordu ancak günümüzde
bunun gerekli olmadığı bilinmektedir.Sıklıkla söylenen yemeklere
fazladan tuz atılmaması ya da herkesin yediği kadar tuzlu
yenmesidir.Tuzun yetersiz alımı ise gebede sıvı elektrolit dengesini
olumsuz etkilemektedir, özellikle iyot ihtiyacını da karşılamak amacıyla
günde 2 gram iyotlu tuz tüketilmesi idealdir.
Bitki çayları; Bütün gebeler özellikle bu konuda sorgulanmalıdır.Yanlış
olmakla beraber çoğunlukla ‘bitkisel’ denince otomatikman zararsız kabul
edilmektedir.Ancak birçok bitkinin veya bitkisel ürünün gebelikte
kullanımı yasaktır, ayrıca kullanımı yasak olmayanların da gebelikte
kullanılabilecek dozu ile ilgili yapılmış yeterli çalışma yoktur.Bununla
beraber marketlerden alınabilen, gebelikte kullanımı yasak olmayan bitki
çaylarının günde 1 en fazla 2 bardak kullanımı uygun olabilmekle beraber
aktarlardan alınan bitkiler veya karışımlar konusunda daha radikal
olunmalı ve kullanılmaması önerilmelidir.
GEBELİK & EGZERSİZ YAPARKEN BESLENME
Sağlıklı gebelerde düzenli, günlük veya günaşırı 30 dakikadan az olmayan
uygun zorlukta egzersiz yapılması teşvik edilmelidir. Egzersiz olarak en
uygun ise yürüme ve yüzme kabul edilmektedir,uygun zorluk ise ‘yürürken
şarkı söyleyemeyeceğiniz tempo’ olarak kabul edilebilir.Ancak gebelikte
beslenme ve yapılan egzersiz arasında alınan karbonhidrat açısından bir
denge sağlanmalıdır.Gebeler dinlenme ve egzersiz sırasında normal
kadınlara göre daha fazla kalori harcarlar,bu nedenle egzersizden en az
1 saat önce ve yapılan egzersizin süresi ve zorluğuna bağlı değişmekle
beraber sonrasında da kan şekeri düşmesini önlemek amacıyla,hafif bir
yemek yenmelidir.Bununla beraber egzersizden önce, egzersiz yaparken ve
sonrasında bol sıvı tüketilmelidir.Gebeliği sırasında kilo almada
sıkıntısı olan gebelerdeyse egzersiz yapılması sınırlandırılmalı veya
öncesi-sonrasında daha yüksek kalorili besinler tüketmesi
öğütlenmelidir.
GEBELİK & KİLO ALMA ÖNERİLERİ
Gebelik sırasında alınması önerilen kilo, anne adayının gebelik öncesi
VKİ ile bağlantılıdır.Ancak toplamda alınan kilo yanında bu kiloların
hangi biçimde alındığı da önemlidir.Her muayenede alınan kilo not
edilmeli ve dengenin bozulduğu durumlarda müdahale edilmelidir. Birçok
uluslararası kuruluşun önerisi;
Gebelikte 3.aydan sonra haftada
Düşük VKİ((19.8) 12-18 kilo 0,5-1 kilo
Normal VKİ(19.8-26) 11,5-16kilo 0,4 kilo
Yüksek VKİ()26-29) 7-11 kilo 0,3 kilo
Obez VKİ()29) en az 6 kilo 0,25 kilo
Yukarıdaki tablonun tek istisnası ilk 3 aydır,bu dönemde biraz kilo
kaybı normal kabul edilebilir ama genelde 1-4 kg civarında kilo artışı
olması daha sıkça görülür ve önerilir .Yapılan çalışmalarda bu tabloda
da önerilen kilo alımının altında kilo alımıyla erken doğum , düşük
doğum ağırlıklı bebek doğumu ve doğum sonrası emzirememe, üstünde kilo
alınmasıyla da yüksek kilolu bebek doğumu arasında güçlü bağlantı
saptanmıştır.Özellikle gebeliği boyunca 16 kilo üzerinde alanların doğum
sonrasında da bu kiloyu uzun süre veremediği saptanmıştır.Bir başka
çalışmaysa kilo alımının gebeliğin ilk 20 haftasında fazla olduğu
gebelerde doğum sonrası kilo vermenin daha güç olduğunu göstermektedir.
Zayıf kadınlar;Anne karnındaki bebeğin gelişmesinde gerilik, amnion
suyunun azalması ve düşük kilolu bebek doğurma riskleri fazladır, bir de
gebelik sırasında yeterli kilo alamazlarsa bu riskler daha da artar.
Kilolu kadınlar;bebeklerinde beyin omurilik kusurları,kalp damar
bozuklukları,yarık damak,hidrosefali gibi doğuştan olan anormallik
görülme riski artar, ayrıca doğumun zor olması da görülebilen
risklerdendir.Bu risklerin artmasındaki neden tanı konulmamış şeker
hastalığı olabileceği gibi,gebede ki bu aşırı kilo-obezitenin bazı besin
eksiklikleriyle özellikle folik asit eksikliğiyle beraber de
olabilmesidir.
VKİ 27 nin üzerinde olarak gebeliğe başlayan anne adaylarında gebelik
şekeri,hipertansiyon,pıhtı oluşmasına bağlı damar tıkanıklıkları, inme
ve idrar yolu enfeksiyonu oluşma riski artar.Bu durumda ki anne
adaylarının diyetisyen kontrolünde gebeliklerinin devamı önemlidir
ayrıca yürüyüş teşvik edilmeli ve ayda en az 0,5 kilo almasına uygun
beslenme rejimi uygulaması sağlanmalıdır.Unutulmamalıdır ki gebelik
boyunca kilo verdirici bir beslenme rejimi kesinlikle önerilmemektedir.
Fazla kilo alımı;VKİ ne göre hesaplanan gebeye uygun aylık kilo alma
hedefinin üzerine çıkılmasıdır, ancak uluslararası otoriteler gebeliğin
her ayı için geçerli olmak üzere 3 kilo üzerinde kilo alımının da
incelenmesini
önermektedirler. Bizim kültürümüzde gebeler için ‘iki canlı o nedenle
iki kişilik yemeli’ diye yanlış bir düşünce oldukça yaygındır, bu
nedenle birçok anne adayı gebelik öncesi kaçındıkları tatlı ve
yiyecekleri bolca tüketmeye başlarlar.Ayrıca özellikle ilk 3 ayda gebede
hakim olan progesteron hormonunun doğal olarak yaptığı etkiyle anne
adayında artan halsizlik ve buna eklenebilen bebeğimi düşürürüm
korkusuyla tercih edilen hareketsiz yaşam tarzı anne adayının dengeli
beslense bile kalori harcaması azaldığı için aşırı kilo almasına neden
olur.Ayrıca anne adayları gebelikten dolayı yapay tatlandırıcı
kullanımını bırakırlar ve sağlıklı beslenme adına bol meyve suyu da
tüketirlerse kolayca kilolarına kilo katarlar.Meyve suyu tüketimi
yapılan araştırmalarda gebelik döneminde alınan kiloların en sık
karşılaşılan nedenidir.
Fazla alınan kilonun nedeni tespit edildikten sonra anne adayıyla bunu
önlemek için yapılacak besinsel veya yaşam şekliyle ilgili değişiklikler
tartışılır, ayrıca uygun beslenme rejimi için diyetisyene
yönlendirilir.Bu konuda gebeyle her muayenede özellikle konuşulmasının
ve kilo kontrolü konusunda teşvik edilmesinin yapılan çalışmalarda
etkili olduğu saptanmıştır
Fazla kilo alımı saptandığında dikkate alınacaklar;
1-Önceki kilonun ölçümünde veya kaydında hata olasılığı değerlendirilir
2-Kilo alma düzeni incelenir, 1 önceki ay az kilo alınmışsa sonraki ay
fazla alınabilir
3-Ödem- şişkinlikte artış var mı?
4-İştah artışı var mı, fast food tarzı mı beslenmeye başlamış?
Tatlı-meyve suyu tüketimini mi artırmış
5-Psikolojik olarak veya sosyal olarak hayatında değişiklik var mı?
Sıkıntıdan aşırı yemek yiyen veya iştahtan kesilen birçok anne adayı
vardır.
6-Fiziksel aktivitesinde yorgunluğa veya yatak istirahatine bağlı azalma
var mı…
Düşük kilo alımı; Normal VKİ ile gebe kalan bir anne adayı ilk 5 ayda
yaklaşık 5 kilo almalıdır , kilolu ise 2,5-3,5 kilo ,zayıf ise 7-8 kilo
arasında almalıdır.Aylık bazdaysa normal VKİ olan gebenin ayda 1 kilodan
, kilolu VKİ olan gebenin ise ayda 0,5 kilodan az alması düşük kilo
alımı olarak değerlendirilir.Yapılan birçok çalışmada gebeliğin
ilerleyen dönemlerinde düşük kilo alımıyla erken doğum arasında ilişki
saptanmıştır.
Düşük kilo alımında dikkate alınacaklar;
1-Sadece o ay değil ,gebeliğiniz sırasında tüm alınan kiloyu dikkate
alın.Nedenine gelince,çok kilo alınan ayın sonrası anne adayı dikkat
ederek az kilo alabilir yalnız bu sonraki aylarda da böyle devam
etmemelidir,
2-Bir önceki kilo yanlış kaydedilmiş olabilir mi, kıyafet farkı var mı
dikkate alınmalıdır,
3-Vücutta ödeme bakılmalıdır,
4-Bulantı, kusma, ishal veya başka bir hastalık varlığı önemlidir,
5-Yeme kusuru, kilo alma korkusu sorgulanmalıdır,
6-Erken doyma var mı sorgulanmalıdır .Bazen aşırı sıvı tüketiminin
iştahı kapayabileceği dikkate alınmalıdır, böyle durumlarda kalorisi az
sıvıları kalorililerle değiştirmek gerekebilir,
7-Çeşitli psikososyal sorunların örneğin istenmeden gebe kalınması, aile
desteği olmaması, iş kaybı gibi nedenlerin yeme sorunu yaratabileceği
dikkate alınmalıdır,
8-Ekonomik nedenlerle olabilecek beslenme yetersizliği veya uyuşturucu
kullanımının da iştahı azaltabileceği dikkate alınmalıdır.
ANNE ADAYLARINA KISA KISA
– Yediğiniz her şeyi not edin, akşam eşinizle günün değerlendirmesini
yaparak sonraki gün neler tüketeceğinizi belirleyin, böylece baba
adayını da gebelik sürecine dahil edin
– Kalori hesabı yaparken besleyiciliğine de dikkat edin, beyaz undan
yapılan ekmekten aldığınız 150 kalori ile tam tahıl ekmeğinden alınan
150 kalori aynıdır ama tam tahıl daha besleyicidir
– Karnınızda ki bebeğinizin düzenli beslenmeye ihtiyacı vardır, aç
olmasanız bile düzenli yemeye özen gösterin. Ancak unutmayın ki en iyi
ve dengeli beslenme tarzını uygulasanız bile eğer sigara ve alkol
alıyorsanız bir işe yaramaz
– Şeker tüketmek boş kalori almakla ve gereksiz alınan kilolarla eş
anlamlıdır, ancak yerine yapay tatlandırıcı kullanmakta iyi bir
alternatif değildir ,doğrusu tercihen meyvelerden şeker ihtiyacını
karşılamaktır.Şekerden alacağınız kaloriyi daha yüksek besin değeri olan
gıdalardan almanız sizin ve bebeğiniz için daha iyidir.
– Hazır, pişmiş veya yarı pişmiş, yiyeceklerden uzak durun, konserve
yerine taze dondurulmuş ürünleri tercih edin, ama en doğrusu mevsiminde
taze sebze –meyve tüketilmesidir. Lifli besin tüketimi gebelik şekeri
gelişme riskini azaltmaktadır.
– Gebelikte uyguladığınız beslenme şeklini aileniz içinde geçerli
kılarsanız, hem daha kolay uygularsınız ,hem de daha sağlıklı bir
aileniz olur.
– Demir hapınızı ya aç karnına ya da yemeklerde C-vitamininden zengin
gıdalarla alın ve 2 saat öncesi- sonrasında süt ürünü tüketmeyin, keza
kalsiyum tabletini de demir tabletinizden farklı zamanlarda alın.
– Kalsiyum tabletleri yemekle beraber alınınca daha iyi emilirler.
– Süt ve süt ürünlerinin pastörize ürünler olmasına dikkat edin.Açıkta
satılan sütlerden uzak durun.
– Vitaminler insan vücudunda ki birçok yapım ve yıkım ,yani metabolik,
olayın olmasını kolaylaştıran maddelerdir, sıklıkla sorulan kilo aldırır
mı sorusunun cevabı ise hayırdır.
|
|
|
Telefon :
0 356 214 2520
0 545 214 2520
Adres :
Yeşilırmak mahallesi Bosna
Caddesi 2. Sokak No : 17
OPET arkası
Bizim Toptan Market yanı
TOKAT
Mail Adresi :
yilmazseyyah@gmail.com |